Konya'nın eşi benzeri olmaya köşkü
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz 1900 yılında Abdülvahit çelebi tarafından Meram’da yaptırılan tarihi Yıldız Köşkü hakkında gazetemize açıklama yaptı.
‘HER ZAMAN CAZİBE ALANI OLDU’
Tokgöz, açıklamasına şu şekilde başladı; “Meram Bağları ve bağ evleri yüz yıllardır önemli bir yeşillik alan ve sıcak yaz aylarında Meram çayının hayat verdiği bir alandır. Yaz aylarında ortaya çıkan gedavet rüzgarlarının verdiği ferahlık her zaman cazibe alanı olmuştur. Konya denilince kerpiç karışımı evleri ile meşhur Meram Bağları akla gelir dedi. Akademisyen Prof. Dr. Ali Osman Öztürk’ün deyimiyle Konya türkülerinde geçen Meram bağları mekân olarak hep lirik çağrışımları barındırır: bahar, su yeşil, ferahlık, huzur ve sukünet akla gelen bir bölgedir.
Meram kelimesi amaç, gaye, arzu, hedef, tema anlamındadır. Aynı zamanda herkesin görmek, kavuşmak, gezmek ve yaşamak için can attığı Konya’daki cennet gibi mesirenin adıdır. Loras ve Takkeli dağıların zirvelerine yağan karların eriyip etelşerinden süzülerek yüzlerce yıldır süzülerek aka aka neudana getirdiği dere vadisinin Konya ovasınaaçılan ağzına kurulmuştur. Meram yemyeşil çimenler, asırlık pelit, ceviz, dut, suvarmalık, badem ağaçları ve meyve ağaçlarından oluşan, Konya'nın serin, sessiz ve huzur dolu eşşsiz bir mesire alanıdır. Meram bağları seyahatnameler, vakfiyelere, kitaplara ve şiirlere ve türkülere geçmiş ünü dilden dile gönülden gönüle yayılmıştır. (Saime Yardımcı, yeşilin ve medeniyetin köprüsü Meram, 2014,sf:244-266, Mebkam)
19.yüzyılın ve Osmanlı devletinin son zamanlarında sade vatandaşın bağ evleri yanı sıra Meram konakları arasında en güzelleri Mevlevi Çelebilerinin olur idi. Yazın Meram’daki “Çelebi bağı”nda yapılan âyin-i şerif, zikir ve sohbetler Konyalı eşraf, bürokrat ve ileri gelenler tarafından rağbet görmüştür.
Çelebilerin kaldığı konaklar, Çelebi bağının bulunduğu Cemel Ali Dede ma’muresi ve Tavus Baba civarında, Meram eski yol üzerinde ve Meram çayı kıyılarında yoğunlaşmıştı. Yeşile, suya nâzır; bağlık, bahçelik dillere destan Yıldız Köşkü ve hariciyesi ile Köyceğiz köşkü en ünlüleri idi.”
‘EŞİ BENZERİ OLMAYAN KÖŞK’
Köşk hakkında detaylı bilgi veren Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Yıldız Köşkü, Abdülvahid Çelebi tarafından 1900 yıllarında Meram’da köprünün biraz yukarısında ve Tavus Baba caminin güney eteklerine yaptırılmıştır. Çelebinin bu köşkü yaptırırken elde yazılı bir kaynak olmamakla birlikte Osmanlı devleti padişahı 2.Abdülhamit ile özdeşleşen Yıldız sarayına bir nazire ve benzetme olarak eşi benzeri olmayan bir mesire yeri olarak Yıldız köşkünü yaptırdığını belirtti. Yıldız Sarayı havuz cephesine benzer biçimde köşkün dizayn edildiğini, bahçesinden akan mermer havuz ve sarnıç ile Meram çayının verdiği su sesinin bu atmosfere eşlik ettiğini vurguladı. İstanbul’da boğaza ve Sarayburnu ile Marmara hakim bir mevkide olan Yıldız sarayına nazire olarak Yıldız Köşkü ismi verilmiştir. (Serdar Ceylan, yeşilin ve medeniyetin köprüsü Meram, sf:530-533, Yıldız Köşkü, 2014, Mebkam)
Köşkte yapılan Mevlevi sohbetleri, sema ve zikirler ile dinlenme ve mesire yeri olmanın ötesinde Konya’ya tayinle gelen Vali, üst düzey yöneticiler, diplomatlar, seyyahlar ve dönemin meşhur gazeteci ve yazarlarının da misafir edildiği önemli anlara tanıklık etmiştir.
Köşk hakkında detaylı bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Çelebi’yi 1901 yılında ziyârete gelen Fransız gazeteci Re’gis Delbuf tarafından yazılan 1902 tarihli Régis Delbeuf’ün De Constantinople a Koniah (1902)’ seyhatnamesinde Yıldız köşkü şöyle tasvir edilir:
“Söz ile tarif olunmaz bahçeler arasında bin dönüşten sonra, içerisinde karaağaçlar, dişbudaklar ve kavaklar dikilmiş olan bu bahçeye girilir. İşte konak buradadır. Arabadan iniyoruz ve Büyük Çelebi’nin oturduğu yere geçiyoruz.
Beyaz mermer döşenmiş ve ortasından tatlı bir çağıltı ile bir dere akmakta olan geniş bir yer. İtiraf edeyim ki, bir ev içerisinde bir akar su geçtiğini ilk defa görüyorum. Etraf daire daire doğu tarzında sedirlerle döşenmiş. Açık olan pencerelerden, bahçelerin güzel kokuları ve kuşların cıvıltıları, nağmeleri giriyor. İşte burada Abdülvahid Çelebi bizi hürmet dolu bir samimiyetle kabul ediyor.”
İçinden ırmaklar geçen bahçesi, kamelyası, her daim suyu bulunan sarnıcı, havuzu ile az da olsa bağ, meyvelik ve sebzeliği ile bir yeşillik cennetindeydi, bu güzel köşk. (http://www.meram.gov.tr/meram-hakkinda)”
UNUTULMAZ HATIRALARA SAHNE OLDU
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, Yıldız Köşkü’nün cepheden çekilmiş tek fotoğrafı olup cephe mimarisi olarak da Yıldız Köşkü’nün benzetildiği söyledi. Yıldız Köşkü’nün Meram Vadisi’ne, bağ ve bahçelerine nâzır, ovaya nâzım bir köşk olduğunu ve Mevlevilik tarihinde unutulmaz hatıralara konu ve sahne olduğunu belirtti.
Tokgöz, şu şekilde konuşmasını sürdürdü;
Köşk 1924 sonrası dergahlar kapatılınca kamulaştırılır, diğer alanlarda yer alan Çelebi aileleri yavaş yavaş Meram'dan ayrılır. Köşk bir süre Meram Nahiye müdürlüğü olarak kullanılır. Sonra Yıldız köşkü özel şahsa satılır. Köşkün zarif arabalığı 1925’li yıllarda Nahiye Müdürlüğü olarak da kullanılmış 1980'lerde ise metruk vaziyete düşer. Gramafon avrat filminin bazı bölümleri Yıldız köşkü ve hariciyesinde çekilir. Hariciye misafirlerin kaldığı veya köşk işçilerinin kaldığı konut, at ve arabaların konulduğu bir alan idi. Köşk 1938 yılında tamamen yıkılmış ve yerine iki katlı bir ev inşa edilmiştir. Halen köşkün yerine yapılan ve sarı renkli iki katlı bahçe evi de 2012 yılında alınan istimlak kararı ile yıkılmıştır. Arabaların konulduğu hariciye kısmı ise restore edilerek kafe tarzı işletilmektedir. Köşkün kapsadığı alan ise küçük su kanalı, yürüyüş ve peyzaj alanı olarak yeniden dizayn edilmiştir.
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, köşkün yaşatılamamasının ve zamanla ortadan kaldırılmasının üzücü olduğunu belirtti. “Meram bağları ile bir zamanlar özdeş olan Yıldız köşkü tarihi fotoğraftaki görünümden yararlanılarak yeniden yapılmalıdır. Otantik tarzda yeniden inşa ve ihya edilen alanda Meram bağlarının asude ferahlığı yaşatılmış olacaktır.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.