Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Sığınakta Yaşayan Siyonistler

İsrail, korsan bir devlettir. Ataları değişik Avrupa ülkelerinden getirilen, kurdukları terör örgütleri marifetiyle Filistinli Müslümanların köylerini, kasaba ve şehirlerini yakıp-yıkan, onları öldüren, tehcir eden, yerlerini-yurtlarını işgal eden gasıplar topluluğudur. Bu sebeple İsrail, ilk günden itibaren zulüm, şiddet, baskı ve haksızlık üzerine kurulmuş bir devlettir. İster istemez bu durum geçmiş atalarında ve şimdiki torunlarında suçluluk psikolojisini derinleştiriyor, onların korku ve panik içinde bir hayat yaşamalarını sağlıyor. Bu tedirginliği, korkaklığı ve ürkekliği her bir siyonist’te görebilirsiniz. Onun için İsrail yönetimi 7’den 70’e tüm vatandaşlarını silahlandırmıştır. Sebebi, onlara sun’i özgüven duygusu aşılamaktır. Hâlbuki bu silahlı hayat onlarda özgüven duygusunu değil, her daim paranoyak bir hayat yaşamalarını beraberinde getirecektir.

Diğer taraftan İsrail, nüfusunu artırmak ve ilhak ettikleri toprakları elinde tutmak için dışarıdan “yerleşimci” adı verilen Yahudileri getirmeye devam etmektedir. Onların adını da “yerleşimci” koymuş. Bunlar nereye yerleşiyor? Çaldıkları Filistin Müslümanlarının evlerine ve arazilerine yerleşiyor. İşgal edilmiş Filistin topraklarında “yerleşimci” demek, vahşilik yapan, öldüren, toprak çalan demektir. Siyonist İsrail’in iskan politikası toprak çalma üzerine kuruludur. Batı Şeria ve Kudüs’te yaşayan Müslümanların demografik yapısını belli bir plan çerçevesinde değiştirmek için yerleşimci denilen çapulcular yerleştiriliyor. Silahlandırılmış sivil görünümlü bu teröristler, açıkça Müslümanların evlerine, iş yerlerine ve tarlalarına el koyuyor. Karşı çıkan Filistinlileri ölümle, ırza geçmekle ve her türlü şiddetle tehdit ediyor. Kepazeliklerini Siyonist askerlerin korumasında gerçekleştiriyor. Bütün bu yaptıkları insanlık dışı muamelelerden amaç, Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Kudüs’ü Müslümanlardan arındırmak ve ilhak etmektir. Maalesef bütün bunların son dönemde artmasının arkasında Arap dünyası ile yaptıkları normalleşme siyasetleri geliyor. Normalleşme politikası olmadan bu denli alçaklıkları yapamıyorlardı. Müslüman halklarda Filistin’e sahip çıkma gibi bir niyet görmeyince tamamen ölümcül yöntemlerle Filistin Müslümanlarına soykırım uygulamaya başladılar. Normalleşme imzalayan devletlerden de ne oluyor? Bu kadar da yeter? anlamında İsrail’e karşı bir ses bile çıkmadı, çıkmıyor da..

Haklı olan güçlüdür. Haksızlık yapan zayıf ve korkaktır. Bugün de Siyonist İsrail’i korku sarmıştır. Bu sebeple İsrail yönetimi herhangi bir tehlike anında üst düzey yöneticilerinin can güvenliklerini korumak için Kudüs’te “sığınak” adı verilen “kıyamet çukuru” hazırlamışlardır. Haberlere yansıdığı kadarı ile Netanyahu ve savaş kabinesi bu sığınakta toplantılar yapmakta ve daha çok burada konaklamaktadırlar. Bir nevi burası, ulusal yeraltı kriz yönetim merkezi olarak hizmet vermektedir. Aslında burası sığınaktan da öte, şehir görünümünde korunaklı ve çok amaçlı bir yapıdır. “Kıyamet çukuru” denilen bu sığınak, yüzlerce insanı barındıracak yüksek bir kapasiteye sahiptir. Siyonist liderlerin orada uzun bir süre kalabilmeleri için her türlü konfor ve imkân hazırlanmıştır. İçinde yaşam alanları, istirahat yerleri, su ve yiyecek depoları, tedavi merkezleri ve her türlü yaşam malzemesi mevcuttur. Ayrıca bu mekânlar, depremlere, kimyasal ve biyolojik tehlikelere, konvansiyonel silahlara karşı dayanıklı ve son derece güçlendirilmiş karmaşık yapılardır. Her bir sığınak ordu komutanlıkları ile de yakından irtibatlıdır. Bununla birlikte son derece yüksek düzeyli haberleşme aygıtları ile donatılmıştır.

Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile “korkaklar zafer anıtı dikemezler.” İsrail, bu gücünü nereden alıyor? Müslümanların birlik içinde olmayışından alıyor. Buna rağmen İsrail terör devleti neden “sığınaklar” yapma ihtiyacı duymaktadır? Kaldı ki ABD savaş gemileri ile gelmiş, üssü olmayan bir ülke de yoktur. Her taraftan İsrail’i koruma altına almıştır. Bütün bu tedbirlere rağmen hala İsrail neden kendini güven içinde hissetmemektedir? Her daim “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır” diyen ABD, bir gün de Filistinlilere siz haklısınız demedi. Hep İsrail’e arka çıktı ve çıkmaya devam etmektedir. Buna rağmen İsrail neden korku içinde yaşamaktadır? Yoksa topyekûn bir kıyamet savaşının ensesinde olmasından mı korkmaktadır? Eğer böyle bir savaş çıkacaksa bunun başlıca nedeninin İsrail’in bizzat kendi tutumu olduğunu bilmesidir

Sonuç olarak, terör devleti İsrail’i yönetenler bir süreliğine sığınak adı verilen bu delikte yaşayabilirler. Ancak kendilerinin, babalarının, dedelerinin, Siyonist eşkıyaların, toprak hırsızlarının, çocuk ve kadın katillerinin içine düştükleri korku deliğinden kaçmaları asla mümkün olmayacaktır. Mutlaka bu işgal bir gün sona erecektir. Ezilen, sürülen, sömürülen ve horlanan bu müstez’af Filistin halkı er ya da geç zafere erişecektir. Bugün siyonistlerin karşısında yaşayan şehit adı verilen ve ölümü öldüren bir yiğit halk vardır. Şehitlerini veren bir halkın mücadele azmi bilenir, kararlılığı artar, pazıları güçlenir, içlerindeki korku gider, yerini üstün cesaret ve şecaate bırakır. İşte o zaman zaferin ayak sesleri duyulmaya başlar. İsrail’in şu anda içinde bulunduğu panik hali bu zafer seslerini hissetmeye başladığı korkudur. Korkunun ise ecele faydası yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi