Her iki takımda ilk yarının berabere bitmesine razıyken, 40. dakikada Konyaspor’un organize atağının olumsuz sonuçlanmasının hemen akabinde maç hareketlendi ve bir anda hızlı bir Galatasaray hücumu izledik. Tam pozisyonu savuşturduk derken yapılan kademe hatası ve kalecinin yanlış yer tutumu sonucunda arka direkte fırsatçılığını konuşturan Kerem Aktürkoğlu topu ağlara gönderdi. Sonrasında aynı Kerem Aktürkoğlu’nun bir anlık hatasını affetmeyen Konyaspor’un ileri uç oyuncuları ikinci yarıya umut vaat eden golü atarak durumu 1-1’e getirdiler.
Konyaspor duran toplardan etkili olmaya çalışırken ve birkaç pozisyon bulmuşken, rakip oyuncular Konyasporlu oyuncuların hatasını affetmedi ve takımlarını öne geçiren golü attılar. Sonrasında Galatasaray’ın hızlı oyuncularıyla etkili olmak istemesi ve topu Konyaspor’a vermesi ile birlikte takımımızın yapmaya çalıştığı cılız ataklar sonucu değiştirmedi ve Konyaspor, ligin ikinci haftasını maalesef puansız kapattı.
Konyaspor’un geçmiş yıllardaki başarılarına baktığımızda görüyoruz ki takımın savunma düzeni hangi sezon iyi kurgulanmışsa, takım o sezonu genelde iyi bir şekilde bitiriyor. Bu sezona coşkulu ve heyecanlı başlamamıza rağmen maalesef hazırlık maçları da dahil henüz Konyaspor’un defans hattında belli bir şablonun ortaya çıkmadığı belli oluyor. Bireysel hatalar, adam paylaşımları ve eksik kademe anlayışları basit goller yememize neden oluyor.
Belli bir oyun yapısını henüz oturtamayan teknik ekip, bu önemli maçta 3-4-3 dizilimine geçerek büyük bir risk aldı. Elbette çalışılmış ve kafa yorulmuş bir düzen değişikliğidir bu. Lakin henüz ligin başı olduğu için ritmini yakalayamayan ve ligin ilk maçını kendi evinde zar zor kazanan bir Galatasaray’ı böyle yakalamışken takımımız için alışılagelmiş bir düzen değişikliğine gidilmesi oyuncu paylaşımları noktasında problemler yaşattı. Ligin ilk maçını kazanmış bir takımı bozmanın çok doğru olmadığı bir gerçek. Geçen hafta da belirttiğim üzere savunmadaki zafiyetler bariz belli iken, net bir stoper ve sağ bek eksikliği varken en azından ilk haftadaki kadro kurgusu üzerinde devam edilseydi bu kadar basit golleri yemezdik diye düşünüyorum.
Basit gollerle maçı kaybetmiş olsak da maçın düdüğüne de değinmeden edemeyeceğim. Rakibin yaptığı onca sert müdahaleye kayıtsız kalan Direnç Tonusluoğlu vermediği her kartla Galatasaray’ın özgüvenini arttırdı ve onlar için itici kuvvet oldu. Bu da bir gerçek.
Yakın fikstüre baktığımızda önümüzde iki tane önemli maç var. Ligin yeni ekiplerinden olan Bodrumspor ve henüz transfer tahtası kapalı olan Kayserispor maçlarına mutlak 3 puan parolası ile çıkmamız ve bu iki maçtan 6 puan almamız gerekiyor. Bu maçları kayıpsız atlatmak, takıma yeni katılacak olan olası transferlerin de uyumu açısından oldukça önemli. Şu süreçte kimse dibi gözükmeyen bir girdaba girmek istemez. Bu yüzden de ne yapıp edip kendi oyunumuzu sahaya koyarak, mücadele gücü yüksek bir takım hüviyeti ile bu iki maçı da kayıpsız atlatmamız gerekiyor.
Mazide kalan bir mesleklerden biri de hallaçlıktır. Hallaçlar, zamanla sertleşen yünü veya pamuğu yay veya tokmakla yumuşatarak dağıtır ve kullanıma hazır hale getirirdi. Böylece yastık ve yorganlar daha yumuşak olur ve insanların rahat bir uyku çekmesine olanak sağlardı. Konyaspor’un defans hattı da şu an hallaç pamuğunu andırıyor tabiri caizse. Umarım Ali hoca ve ekibi hallaç pamuğu gibi dağılmış olan bu defans hattını toparlar ve taraftarımızın huzur içinde takımını seyretmesine olanak sağlar.
