Sosyal medyada akıma kapılmamak lazım

Sosyal medya üzerinden toplumun sinir uçlarına yönelik yine operasyon çekilmeye başlandı. Sokak röportajı adı altında, hesap yöneticileri içlerinden geçeni sözde vatandaşlara söyletiyor. Biri çıkıp Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti seçmenine hakaret ediyor. Bir diğeri CHP seçmeni ve Atatürk’e… Ardından sosyal medyada yaygara koparılıyor bilmem kim tutuklansın. Bilmem kim tutuklanınca bu sefer karşıt görüştekiler ülkede ifade özgürlüğü kalmadı, bilmem kime özgürlük diye bağırıyor. Adalet terazisi de sağ olsun uzun süredir yasalara göre değil, sosyal medyadaki tepkilere göre karar verdiğinden sabahtan akşama birileri tutuklanıyor, birileri serbest kalıyor. Birkaç gün içeride kalan kahraman oluyor. Ne olursa olsun öncelikle devlet ciddiyetini muhafaza etmeliyiz.

Artık şunu kabul edelim, her yaş grubundan nüfusun büyük bir kısmı zamanının önemli bölümünü sosyal medyada geçiriyor. Yine yeniden sosyal medya eleştirisi yapacak değilim. Herkesin aklı fikri var. Millet vaktini nasıl geçirmek istiyorsa öyle geçirsin. Fakat sosyal medya üzerinden millete, devlete yönelik operasyonlara da seyirci kalınmamalı. Hâlâ hakaret etmek ifade özgürlüğü değildir diye yazmak zorunda kalıyor olmamız bile saçmalıktır. Bu işler o kadar kolay olmamalı. Bugün Allah korusun bir hırsızlık iftirası ile içeriye atılsanız, derdinizi anlatıp çıkmanız en az altı ayı bulur.

Öte yandan birilerine doğrudan hakaret bile etseniz sosyal medyanın etkisiyle en fazla üç, beş günde dışarı çıkabiliyorsunuz. Hem de adli tatilde. Bu işler bu kadar kolay olunca her gün birileri çıkıp toplumun bir kesimine hakaret edebiliyor. Nasıl olsa arkasında duracak birileri var. Vasıfsız, çapsız insanlar bir anda gündeme geliyor, kahraman ilan ediliyor. Her şey tıklanma üzerine inşa edildiğinden kendilerine hesap açıp oradan yürüyorlar… Kazan, kazan ilişkisi

Emniyet birimleri işi gücü bırakıp bu işgüzarları bir şekilde yakalıyor. Burada asıl iş yargıya düşüyor. Bu tarz durumlarda yasalar üst sınırdan uygulanmalı. Hakareti sabit olan en az altı ay, bir sene doğrudan içeride kalmalı ki aklı başına gelsin. Ucuz kahramanlık peşine koşmaya çalışanlara da örnek olsun. Çünkü hakaret sadece bir kişiye değil, çoğu zaman aynı anda milyonlarca kişiye edilmiş oluyor. Bunun elbette bir bedeli olmalı. Yargımız ipleri elinden kaçıralı çok oldu, inşallah en kısa zamanda kendilerine çekidüzen verirler. Çok şey değil, yasaları olduğu gibi uygulamalarını istiyoruz. İnanın isimleri bile unutuyoruz. Sadece son bir hafta 10 günde üç, dört kişi gözaltına alındı, tutuklanan var, serbest bırakılan var, önce tutuklanıp ardından serbest bırakılan var. Var da var sizin anlayacağınız(!)

Ülkenin içeride, dışarı da uğraşması gereken onca sorun varken gündemimizde bu saçmalıklar var. Koskoca bakanlar çıkıp açıklama yapmak zorunda kalmasalar vatandaşı oyalamak için gündem değiştiriliyor diyeceğim ama işin içinde farklı şeyler var anlaşılan. Bakanlarımız, bürokratlarımız da sosyal medya işini sevdiklerinden her türlü açıklamayı oradan yapar oldular. Açıklamalar bakanlıkların resmi hesaplarından yapılsa bir yere kadar anlayacağız ama bakanların şahsi hesapları üzerinden yapılıyor. Anlaşılan bakanlarımız da takipçi kasma peşinde. Acaba Bakanlar Kurulu’nda kimin kaç takipçisi var diye konuşuyorlar mıdır? İşler bu kadar ciddiyetini kaybedince ortam her türlü operasyona açık hâle geliyor, aynı saçmalıklarla uğraşıyoruz.

Sosyal medya demişken yeni bir akım başladı galiba. Son günlerde üç, dört farklı şehirde sokakta cinsel ilişkiye giren sözde insan videoları paylaşılmaya başlandı. Hayvanlar bile bu işi daha edepli yaparken bu fütursuzluğa bilmem ne demeli. İşin tuhaf tarafı bu aşağılıklara yönelik her hangi bir gözaltı, tutuklama haberi de hâlâ duymamış olmamız. Artık sokak ortasında cinsel ilişkiyi de mi normal görmemiz bekleniyor anlayamadık. Bir de bu videoların mantar gibi bir anda çoğalması da mı tesadüf? Algı mühendisliği mi yapılıyor yoksa gerçekten bu iş bir akıma mı dönüşüyor bilemedik. İnşallah ilgili bakanlar bununla ilgili de bir açıklama yaparlar.

Devlet ciddiyetini muhafaza etmek zorundayız. Muhafaza etmek de öncelikle yasalarla olur. Sosyal medya üzerinden ucuz kahramanlıklara izin verilmemeli, adalet sosyal medyanın yönlendirmemesi ile değil yasalara göre sağlanmalı. Devletin işi sosyal medya çöplüğünde vakit harcamak olmamalı. Devlet yetkililerimiz kendilerini bu kadar sanal dünyaya kaptırırlarsa sosyal medya diliyle ifade edersek gün gelir farkında olmadan bir akımla çarpılırlar, bizden söylemesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi