Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Değişik olan sizsiniz

Değişik, farklı gibi anlaşılsa da uyumsuz, alışılagelmişin dışında olandır. Ülkemizin kalkınma durumu her geçen gün daha iyi olacak derken daha kötü oluyor. Halinden kimler memnun. Göstergeler iyi gibi olsa da mutluluk endeksi aşağı yönlü. Teknolojiden yana yüzümüz gülemedi. Tarım desek çiftçiler ilk kez eylem yapar oldu. Konya’dan ilk kez bu kadar yüksek çıktı. Tarımda iyi şeyler yapalım derken ekilemeyen yerler devredilmesi ile ilgili kararname çıktı. Tarıma teşvik yapamadık. Emekliler yılıydı bu yıl. Emek vermek gerekiyordu.

Günü kurtarma üzerine bireysel başlayan pandemi sonrası hayatta kalanlar daha çok hayata bağlandı. Borsa, Kur Korumalı, Döviz, Vergi, İndirimler derken giriş çıkışları iyi ayarlayanlar zenginlik olarak uçtu. Kitlesel bakıldığı zaman %10’luk bu kesim sürekli kazandı ve kazanmaya devam ediyor. Ülkenin en zenginlerinden biri hepimize ahlak dersi verdi. Kaldırın oturduğunuz şeyleri diyerek yaptıklarımı takdir edin dedi. Zekâ yönünden üst seviyede hissetmesini sağlayan şey her yaptığının doğru zamanlama olduğunu kendinin haricinde olanlardan bihaberdi. Pandemiden sonrası hayatta kalanlar zekâ ile etik kuralları hiçbir zaman aynı tutmadılar.

Faizin yasak olduğu tüm kitaplarda var. Buna karşılık zaman içinde bu yasak toplumlarda, din ve mezheplerde farklı yorumlandı. Bazıları yasağa aldırmamaya başladı, bazıları en katı şekliyle uyguladı, bazıları da faizi başka bir biçimde ve başka bir adla uyguladı. Faizin yanlış uygulanmasının ekonomi açısından oluşturduğu bela bize pahalıya mal oluyor. Merkez bankaları, bankalara borç verdikleri fonlara uyguladıkları faizi yanlış belirlediklerinde pek çok sorun olur. Faizin, enflasyondan düşük belirlenmesi insanları, birikimlerini bankalarda ulusal para cinsinden mevduat olarak tutmak yerine gayrimenkul alımına, dövize, altın ve borsaya aşırı biçimde yüklenmeye yönlendirir. Bu yüklenme o alanlarda balonlar oluşmasına ve enflasyonda da yükselişe yol açar. Söz konusu ekonomi eğer dolarizasyona açık, ithalata bağımlı bir ekonomiyse ve merkez bankası faizi enflasyonun çok altında belirlemişse negatif reel faiz o zaman bu sayılanlara ek olarak kurlarda da yükselme yaşanır. Kurlarda yaşanan yükselme üretimde kullanılan ithal girdilerin ulusla para cinsinden pahalanmasına ve maliyetler yoluyla enflasyonun daha da yükselmesine neden olur. Ülkemizde Merkez Bankası’nın bankalara bir hafta vadeli, repo karşılığı kredi verir. Bu krediye uygulanan faize politika faizi deniyor. TCMB’nin son olarak artırıp yükselttiği politika faizi bankalara verdiği haftalık borcun yıllık faiz oranıdır. Politika faizi artırılmasından beklenen asıl etki, yaratılmaya çalışılan bu beklenti değişikliğidir. Bankalar, merkez bankasının faiz artırması sonucunda kaynaklarında ortaya çıkan maliyet artışını ve gelecekte enflasyonun yükseleceği sinyalini dikkate alarak kredi faizlerini yukarıya çekerken bir yandan da rekabet koşullarını dikkate alarak mevduat müşterilerini kaçırmamak için mevduat faizlerini yükseltirler. Bunların olabilmesi için bankalara faiz ve zorunlu karşılıklar dışında müdahale olmaması gerekir. Eğer bankalara doğrudan ya da dolaylı müdahaleler söz konusuysa, örneğin kredilere sınırlamalar getirilmişse ya da bazı büyüklükleri aşmaları halinde düşük faizli devlet tahvili almaları gibi bir zorunluluk yüklenmişse bu sistem farklı çalışır. O zaman bankaların aldığı kararlar ve uygulamalar burada anlattığımız tutarlılıkta olmayabilir. Bankalara bu tür müdahaleler yapıldığında enflasyona göre hala oldukça düşük kalan mevduat faizleri ve olumsuz beklentilerin devam etmesi nedeniyle dövize talep sürmekte ve dolayısıyla TCMB faizi artırsa da kurlar gerilememektedir. Kuşkusuz kurların gerilmemesinin ekonomiyle veya sosyal göstergelerle ilgili başka nedenleri de var. TCMB’nin faizi artırmasına karşılık beklentilerin istendiği gibi değişmemesinin en önemli nedeni ekonomide geçmişte faiz konusunda sürekli iniş ve çıkışlar yaşamış, istikrarı ve konulan hedefi bir türlü tutturamamış olmamızdır. Ekonomideki bu tür istikrarsız uygulamalar ve tutmayan hedefler beklentilerin olumluya dönmesini zorlaştırır. İnsanlar, alınan kararlardan çok geçmişte alınan kararların nasıl uygulandığına ve ne sonuç verdiğine bakarak beklenti oluştururlar. Mesela enflasyonla mücadele için faizleri yükselten TCMB Başkanına ne olduğuna bakarlar. Faiz, gerçekten beladır, yanlış yönlendirilirse tek başına ekonomiyi alt üst edebilir. Sonradan doğru yönlendirilse ve o yolda adımlar atılsa bile yanında mutlaka onu destekleyecek bir takım önlemler olması gerekir. Onlar eşlik etmiyorsa faiz konusunda doğru kararlar alınması tek başına ekonomiyi düzeltemez.

Sonuç olarak, hangi dinde olursak olalım veya her hangi bir dinde olmasak bile bakıldığı zaman yaptığımız hareket diğer insanların mutluluğuna, kalkınmasına engel oluyorsa değişik olan bunlardır. Aldıkları kararları yürürlüğe girdikten sonra etkisinin durumuna bakarak tekrar tekrar düzeltenler değişiklerdir. Kredi kartı ve fatura gibi alınan karar ertesi gün iptal edilirse değişik olan bu kararları alanlardır. Pandemi sonrası icat edilen yeni normal diye bir kavramın içi boştur. Kendi bireysel zenginleşmesini ülke menfaatlerinden önce tutanlar değişiktir. Değişik olanlar gerçek normalleri saf, yetersiz, az zekâlı olarak görürler, bilmezler ki genel ortalama sürekli azalmakta. Hep birlikte olmak gerçek vatanperestliktir. Kalkınma tek başına olmaz. 30 Ağustos Zafer Bayramı bağımsızlık ve egemenlik demektir. Değişiklik 102 yıl önce başladı ve devam edecek ilelebet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi