Güzellik

Güzelliğe ilişkin değerlendirmede bulunmak zordur. Buna hazır hissetmiyorum kendimi. Gizemli... bilmecemsi bir şeydir güzellik.

Budala / Prens Mışkin / Dostoyevki

Hayatım boyunca güzelden, güzellikten yana oldum. Sadece bir konuda değil, her konuda, her şeyde, her yerde güzeli aradım, güzellik aradım. Peki, güzel neydi, güzellik neye denirdi? Bu soruya ir cevap bulmadan önce de güzel olanı biliyordum, bir güzellik anlayışım vardı kendi içimde. Ama sonra kendimce bu anlayışı kelimelere döktüm ve benim diyebileceğim bir güzellik tarifi çıktı ortaya: Güzel ya da güzellik ahenk, tenasüp, birbirini tamamlama, içinde aykırılık taşamama ve biraz da iddialı bir söyleyişle altın oran diyebileceğimiz bir yapıya sahip olan şeyler. Sonra fark ettim ki bazı kusurlarda bazı yerlere, bazı şeylere yakışabiliyor. Mesela bazı kadın yüzlerine şark çıbanı çok yakışıyor. Yıllar önce Necla Nazır vardı hatırlarsanız buna örnek. Bazı gözlere şaşı bakmak da müthiş yakışabiliyor. Bunlara başka örnekler de verilebilir.

Günümüz insanları genelde mimlenmiş güzelliklerin peşinde koşuyor. Tatil yerler, kafeler, restoranlar, arabalar, evler gibi pek çok konuda çoğunluğun seçtiği, beğendiği kabul görüyor. Bireysel beğeni çok az uygulamaya yöneltiyor insanları. Bunun böyle olmasının birçok sebebi var elbette ama bana göre en büyük sebep tüketime dayalı bir hayatın herkese dayatılmasıdır. Bu başka bir konu, bu konudaki fikirlerimi önceki yazılarımda defaten dile getirdiğim için şimdi asıl konumuza dönelim. Melih Cevdet Anday, Çünkü gerçekte, sanatçı, bildirisini sunarken güzelliği bulur, Yoksa güzelliği herkesten daha iyi bildiği için değil. Güzellik dolayısıyla yakalanan bir şeydir. diyor. Evet, günümüz insanında güzellik avcılığı yok, kabul görmüş güzelliklerin üzerine gitme güdüsü var. Oysa dünya vasatının içinde göz kırpıp duran güzellikler, insan gözleri tarafından fark edilmeyi, yakalanmayı ve kendilerinden çıkan nefasetin insan gönlünde yankılanmasını ister. İnsan yalnızca gözleriyle güzelliği göremez, illaki gönlünün de o onu müşahede etmesi, onaylaması gerekir. Çünkü güzellik sadece bir görüntü değil aynı zamanda duygudur da.

Yine de güzelliği en çok fark edenler sanatçılardır bana göre. Ortaya koydukları eser ne olursa olsun, içinde acı, çirkin, kötü sözler bulunsa bile mutlaka bir güzelle, güzellikle teması bulunur. Çünkü sanatçıların gözlerinde ve gönüllerinde yaratılıştan gelen bir estetik kaygı vardır. Bu yüzden bir şiir dinlerken, bir roman okurken, bir resme bakarken duygularımızda kamaşmalar olur.

Aşkın uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine:
Güzellik onda veya sende yaşasın yine. SHAKESPEARE

Ben bir divaneyim bir şey bilmem ya
Güzel olmayanı gönül sever mi? GEVHERÎ

Manada güzel, ruhta güzel, tende güzelsin
Ey sevgili sen elde değil, bende güzelsin. RÜŞTÜ ŞARDAĞ

N’etmeli güzeli huy olmayınca. KARACAOĞLAN

Mevsim iyi kâinat iyiydi;
Yıldızlar o yanda, biz bu yanda.
Hülya gibi hoş geçen zamanda
Sandım ki güzelliğin cihanda,
Bir saltanatın güzelliğiydi. YAHYA KEMAL BEYATLI

Yüz güzelliği evden hamama,
Huy güzelliği Urum’dan Şam’a. (Anonim)

Nâm-ı aşka nice olur lâyık
Güzde beş kez güzel seven âşık. NEV’İZÂDE ATÂYÎ

İşte birkaç örneğini verdiğimiz sanatçı duyguları da bize aynı şeyi söylüyor: güzellik kendini yüreklerde yankılandırmayı seviyor. Güzellikle sevgi arasındaki bağ da burada kurulmaya başlıyor kanımca. Güzel olanın hakkını gönül sevgiyle veriyor böylece. Güzel, duygu, sevgi bu üç kavramdan herhangi biri olmasaydı, kan ikisinin de bir anlamı kalmazdı. O yüzden yaşarken bu hasletlerimizi geliştirmemiz lazım. Yoksa güzellikleri fark etmeden gelir geçer de haberimiz bile olmaz.

Başımda kavak yelleri

Ayakucumda söğüt serinliği

Dallarımda adını benim verdiğim

Muhteşem meyve aşk

Kâh tatlı, kâh acı balıyla

Yenileniriz ben ve aşk

Dudaklarımda bir şarkı

Gözlerimde yedi rengin akışı

Gökyüzünde anbean gördüğüm

Arşa doğru uzanan zirve aşk

Güllerin lalelerin eşsiz alıyla

Yenileniriz ben ve aşk

Saçlarımda kanat gölgesi

Ellerimde kuş tüyleri

Zevkle farkına vardığım

Yâr gönlünde cilve aşk

Gün gün pazartesiyle salıyla

Yenileniriz ben ve aşk

Hafızamda uzay gibi esrarlı

Aklımda tezatlar kadar cazip

Zamanla sırrına erdiğim

Fincan dibinde telve aşk

Birkaç saniyelik yılıyla

Yenileniriz ben ve aşk

Yüreğimde yoğrulan duygu

Mazimden bugünüme uzanan

Çekirdeğini ikliminden derdiğim

Her kırk yılda bir içtiğim kahve aşk

Çöllerde uçuşan meşhur çalıyla

Yenileniriz ben ve aşk

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi