Hesabilik mi, Hasbilik mi?

Büyüme rakamları açıklandı... İstatistikler % 30 şöyle, % 42 böyle olduğunu söylüyor. Dünyanın en zengin ülkesinin gayri safi milli hasılası şu kadar milyar dolar... Bu seçimde % 72 oy aldı... On milyon seçmenin % 65'inin oyunu aldı....

Dijital dünyada, teknoloji çağında rakamlar, sayılar, yüzdeler çok önemli. Matematik artık hayatımızın her yerinde. En çok kazanan meslek grubunda birinci sırada matematik mühendisleri var. Kodların, şifrelerin, yazılımların hükümperva olduğu bir çağda belki de böyle olması da gerekiyor. Değer ölçülerimiz artık sadece rakamlardan ibaret. Zenginlik, güç, liderlik, iktidar olmak hepsi rakamlarla ölçülüyor. Zengin bir tarihin, kültür ve bilgi birikiminin bir değeri yok. Güçlü bir şefkat ve merhamete kimse itibar etmiyor. Gönül kazanmak out, para kazanmak in. İnsanlar rakamlara indirildiği; duygular, hayaller, insanlık, insanı insan yapan hasletler rakamlara indirgendiği zaman insanoğlu insanlığını kaybediyor.

Hatırlarsınız bazı Hollywood yapımı filmlerde, esas oğlanlardan birisi hapse girdiği zaman eline üzerinde rakamlar yazan bir tabela tutuşturulup, birkaç kare fotoğrafı çekildikten sonra gardiyanın o otoriter sesi duyulurdu: "Sen artık Tom Mc Clean değilsin, bizim için sadece 1383'sün pislik!" falan gibi. Modern dünyada! insanlar, rakamlar tarafından esir alınmış, rakam olmaya indirgenmiş, birer sıra sayısından ibaret. Sen artık Ali, Veli, Selami, Ayşe, Fatma, Hayriye değilsin. Bir, iki, üç, beş, dokuz, otuzsun. 1/8 milyar oranında bir anlam ifade ediyorsun ya da etmiyorsun. Seni, banka hesabındaki rakamların sıfırların çokluğuyla ölçüyorlar. İktidarı meşrulaştıran milyonlarca oydan birisin. Sadece bir rakamdan ibaretsin. Hem istatistiğin konusu hem istatistiği belirleyen unsursun. Yani bir açıdan fail, bir açıdan mef'ulsün.

İnsanlık, insanları sayı olarak görmeye başladığı andan itibaren kaybetti. İnsanlar, sayılarla ölçülüp, sayılarla mukayese edilmeye başladığı gün helakımız başladı. Dünyanın en büyük terör örgütü ABD, 70 milyon yerli katlederek ve öldürülen her yerli için resmi olarak 5 dolar ödeyerek kuruldu. Avrupa'nın vahşi milletleri olan İspanyollar, Portekizler, Flamanlar, Fransızlar ve İngilizler; Amerika kıtası'ndaki milyonlarca yerliyi ööldürerek, Afrikadan getirdikleri milyonlarca masum insanı köleleştirerek var oldu. Bu vahşilerin gözünde, o yerli insanım herhangi bir hikayesi yoktu. Maktüllerin ailesi, geçmişi, hayatı, kültürü vb. hiçbir değeri ve anlamı yoktu. 5 dolar karşılığında öldürülmüş 28 milyon küsürünce kimseydi. Afrikalılar, renklerinden dolayı insan bile kabul edilmiyordu. Üç beş dolara alınıp satılan kaç milyonuncu köleydi.

1945'te Hiroşima ve Nagazaki'de atom bombası ile öldürülen 350 bin kişi, 70 milyon Amerikan yerlisiyle kıyaslandığında %5'ti. II. Dünya Savaşı'nda Almanya Dresden'de öldürülen 200 bin kişi Hiroşima ve Nagazaki'de öldürülenlerin yarısından biraz fazlaydı. 1950-1953 arasında Kore'de katledilen 4 milyon insan çok da fazla bir rakam değildi. 1950'de Guetamala'da öldürülen 200 bin kişi Kore'deki 4 milyon insanın sadece %5 idi. Ve bu soykırım ve katliam rakamları böylece uzar gider... 1948'den 2024'e Filistin topraklarında katledilen, soykırıma maruz kalan Filistinliler, sadece sayılardan ve istatistikteki rakamlardan ibaret gören modern!, çağdaş!, hümanist! Batıl(ı) insanlar için sadece sayılardan ibaretti. Avustralya ve Amerika'daki öldürülen yerli nüfusla kıyaslandığında %5 bile etmiyordu. Üçyüz on gündür katledilen 40 binden fazla Filistinli, Siyonist İsrail ve destekçisi batıl(ı) güçler tarafından sadece sayıdan rakamdan ibaret. Sığınmış oldukları okulda sabah namazında bombalanarak şehit edilen yüzden fazla kadın çocuk aynı şekilde 100 / 8 milyar oranındaki bir rakamdan ibaret.

Kur'an-ı Kerim'de Tekasür Sûresi insanların rakamlar tarafından, hesabilik anlayışı ile nasıl esir alındığını, zihinlerinin nasıl mefluç edildiğini anlatması ve göstermesi açısından yeniden düşünülmesi gerekir. "Çoklukla övünme yarışı sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı!" Tekasür kavramı: "yüksek bir amaç gütmeden, herhangi bir ideal olmaksızın, neden, niçin demeden, çoklukla kibirlenmeyi, büyük bir tutkuyla rakamları çoğaltma yarışına girişmek, manevi ve ahlaki sorumluluğunu düşünmeden rakamların dünyasına esir olmak" demektir. Kazanma hırsı, bankadaki rakamları çoğaltma hırsı, insanı nasıl kapitalist bir canavara dönüştürüyorsa; ölüleri, ölümleri, öldürdüklerini çoğaltma hırsıda insana cani, sadist bir canavara dönüştürüyor. Çağımızdaki kapitalist, siyonist, emperyalist ülkelerdeki bu zihniyet, Tekasür suresi 1. ve 2. ayeti kerimede eleştirilen cahiliye dönemi zihniyetiyle aynı hatta onları da gölgede bırakacak bir zihniyet. Maneviyattan, insanlıktan yoksun pozitivist, sekülerist anlayış; durmadan üretmek, daha fazla kâr etmek, daha fazla servet kazanmak, daha zengin olmak ve karşıdakini yok ederek, sömürerek, öldürerek varolmak anlayışına dayanıyor. Günümüzde büyük devlet denildiğinde, iki şey anlaşılıyor: "Bankalarındaki rakamları daha çok olan ve savaşlarda daha çok insan öldüren devletler. Bugün dünyada büyük devlet diye anılan ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa hem ekonomiyi ifade eden sayıların büyüklüğü hem de hepsinin tarihinde öldürdükleri, soykırım yaptıkları insanların sayılarının çokluğuyla ölçülüyor. Bu anlayış insanlığın manevi ve ahlaki değerlerini, tarihi birikimlerini, insani ilişkilerini sistem dışı bırakan, yok eden bir yarış. Ekonomik güç, siyasi güce, siyasi güç, katliam gücüne dönüştürülüyor. Ve bu dönüşüm, dünyaya evrensel, insani sorunlar alanı, yumağı haline getiriyor. "Çoklukla övünme yarışı sizi öyle bir hale getirdi ki; ekonomik rakamların büyüklüğü tatmin etmedi, yaşayan nüfusunuzun büyüklüğü de yeterli gelmedi, öldürdüğünüz ya da sizden ölen insanların çokluğunu saymaya kadar işi götürdünüz.

Hesabilik dünyanın başına büyük bir bela. Bu beladan kurtulmanın yegane ilacı hasbilik. Yaradılanı yaratandan ötürü sevmek. İnsanı rakam olarak değil eşrefi mahlûk olarak görmek. İnsanı sıra sayısı değil duyguları, düşünceleri, beğenileri, öfkesi, ailesi, geçmişi, hayat hikayesi ile insan olarak görmek. Yoksa ötesi soykırım katliam ve felaket...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi